Hamas – İsrail arasında yaşanan kanlı çatışmalar birinci ayını doldururken, çatışmaların dinamiği ve etki alanı dünyayı artık herkes için daha az güvenli bir yer haline getirdi.
Feramuz ERDİN yazdı
Hamas – İsrail arasında yaşanan kanlı çatışmalar birinci ayını doldururken, çatışmaların dinamiği ve etki alanı dünyayı artık herkes için daha az güvenli bir yer haline getirdi. Bu olumsuz gelişmelerin bir yan etkisi olarak iş dünyasında güvenlik maliyetlerinin artması ve hatta doğrudan işlerin olumsuz etkilenmesi bile kaçınılmaz gibi görünmektedir.
İSRAİL’İN TAVRI DÜNYADA ANTİSEMİTİZMİ HORTLATTI
Hamas ve İsrail arasında başlayan kanlı çatışmalarda tarafların karşılıklı olarak dini motifleri ön plana çıkarması bölgesel bir çatışmanın tüm dünyanın ilgi alanına girmesine neden oldu. Yaşadıkları motivasyonla karşı tarafı topyekûn yenme ve hatta neslinin kökünü toptan kurutma planlarını uygularken başvurulan şiddetin boyutları ciddi insan hakları ihlalleri iddialarını da beraberinde getirdi.
Özellikle İsrail’in savaş hukukuna aykırı olarak hastane, okul ve sivil yerleşim yerlerini hedef alarak orantısız güç kullanması dünyanın tepkisini çekti. Dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık dramına bir kısım hükümetler gözünü kulağını kapatırken, aynı ülkelerin halklarının bunun tam tersi refleksler gösterdiği açıkça görülmektedir. Hafta sonu dünya genelinde yapılan İsrail’i protesto gösterilerine katılımın yüksek olması bu devletlerin Gazze politikalarını yeniden gözden geçirmesine bile neden olmuştur.
Yaşanan kanlı çatışmalar ve hemen ardından gelen ölçüsüz intikam saldırıları bölgedeki sivillerin ve özellikle de Filistinlilerin hayatını alt üst etmiş durumdadır. Sürekli bombalanan şehirlerde temel insani ihtiyaçlara ulaşmak imkânsız hale gelmiştir.
Diğer taraftan, İsrail vatandaşlarının bireysel silahlara hücum etmesi, orada yaşanan güvenlik krizinin boyutları hakkında bize bir fikir vermektedir. Bunun yanında İsrail’in fütursuzluğu dünyada antisemitizmi bir anda hortlatmış gibi görünmektedir?
Bazıları Siyonizme açık desteğini açıklayan veya Yahudi sermayeli olduğu bilinen bazı küresel şirketlerin mallarının boykot edilmeye başlanması bu şirketlerin yerli ortakları ve çalışanları için zor bir döneme işaret etmektedir.
TÜRKİYE’DE ŞÜPHELİ PAKET OLAYLARI ARTTI
Son günlerde özellikle büyük şehirlerde polisin sahipsiz paketlere müdahale ettiği olayların sayısı bir anda artmıştır. Burada, halktaki güvenlik farkındalığının artması bir neden olabileceği gibi, kolluğun da böyle bir beklenti ve hazırlık içinde olduğu mesajı da çıkarılabilir.
Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi özellikle protesto gösterileri esnasında yaşanabilecek provokasyonlara karşı hem gösteriye katılanların hem de kolluk güçlerinin uyanık olması gereklidir. Protestoya katılan bireylerin dini motivasyonla çabucak galeyana gelme riskine açık bulunması, Türkiye’nin İsrail – Hamas gerginliğindeki soğukkanlı, tutarlı ve belki de garantör rolünü tehlikeye atabilecektir. Bir kısım odakların zaten bunu hedeflediği asla hatırdan çıkarılmamalıdır.
GÖÇ DALGASI
İsrail Hükümetinin nihai amacının Filistin halkını yok etmek veya yaşadığı topraklardan tamamen sürmek olduğu Bakan Amichai Eliyahu tarafından da dile getirilmiştir. Bu korkunç planın uygulanabilmesi halinde göç güzergâhlarından birisinin de Türkiye olması büyük bir ihtimaldir.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da az önce varılan anlaşma sonucunda ilk olarak Gazze’deki ağır ve durumu acil hastaların Türkiye’ye getirileceğini açıklamıştır.
İŞ DÜNYASI RİSK YÖNETİMİNE GEÇMELİ
Özellikle çatışma bölgesinde personel bulundurmak zorunda olan başta medya kuruluşları olmak üzere tüm özel sektör firmaları güvenlik planlarını güncellemeli ve personellerinin durumunu an be an takip etmelidir.
Her ne kadar kolluk ve istihbarat birimleri bu konuda çalışmalarını 7/24 devam ettirse bile Türkiye’de iş yapan yerleşik İsrail vatandaşları ile Türk Yahudilerinin güvenlikleri için kişisel tedbirlerini gözden geçirmeleri gereklidir.
Küresel firmaların mallarına karşı uygulanan boykotun zaman zaman işyerlerine saldırı ve yağmalamaya dönüşebildiği gözlemlenmektedir. Bu firmaların güvenlik tedbirlerini güncellemeleri ve personellerini muhtemel olaylar konusunda eğitmeleri gerekecektir.
Boykot dalgasının yaygınlaşması halinde küresel firmaların yerli ortaklarının ticari olarak zorlanması ve bunun karşılığında işlerdeki düşüşe bağlı olarak bazı işten çıkarma olaylarının gerçekleşmesi beklenmelidir. Bu ihtimalin doğurabileceği olumsuz sonuçlar için de bir eylem planı geliştirilmelidir.
En önemlisi de Türkiye’yi bu ateşin içine doğrudan çekmeyi planlayan bazı odakların varlığı ve bunların her müsait yerde bir provokasyon fırsatı aradığı asla akıldan çıkarılmamalıdır.
patronlardunyasi.com