Sosyal Medyanın Beyin Çürümesi Üzerindeki Etkileri
Sağlık Bakanlığı Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Aşkın Esen Hastürk, sosyal medyanın gereksiz ve eğlencelik kullanımını ifade eden “beyin çürümesi”nin tüm yaş gruplarını etkilediğini vurguladı.
Oxford Sözlüğü, 6 aday sözcük arasından 37 binden fazla kişinin katılımıyla yılın kelimesi olarak “beyin çürümesi”ni (Brain rot) seçti.
Prof. Dr. Hastürk, sosyal medyanın eğlencelik ve gereksiz kullanımı ile beyni uyuşturan içeriklerin sonsuza kadar kaydırılarak izlenmesini ifade eden “beyin çürümesi”ne dair önemli bilgiler verdi.
“Beyin çürümesi” kavramının sadece bir tanımlama olduğunu belirten Hastürk, “Sosyal medyanın kronik olarak kullanılmasından sonra insanın entelektüel fonksiyonlarının bozulması, hafıza bozuklukları, sosyal yaşamdan kopması ve buna bağlı olarak da izolasyonla depresif bir tablonun gelişmesi bu tanımı ön plana almıştır” şeklinde konuştu.
Temel Belirti Sürekli Telefonla Yaşamak
Sosyal medyanın amacı dışında kullanılması sonucu beynin çöplerle dolup zarar gördüğüne dikkat çeken Hastürk, “Beyin çürümesi, sürekli kaydırma hareketiyle birlikte sosyal medyanın anormal kullanımı sonucu entelektüel fonksiyonların ve insan ilişkilerinin gerilemesine bağlı olarak gelişen genel bir tablonun popüler ismidir. Bu bir tanı olmamakla birlikte bazı davranışlar ‘beyin çürümesi’ yönünden belirti vermektedir. Örneğin, sürekli telefonla yaşamak, gözümüzü telefondan ayırmamak, sürekli bir bildirim kontrolü, sosyal medyayı insan ve sosyal ilişkilerimizden ve hobilerimizden önde tutmak, ‘beyin çürümesi’ne yönelik belirtilerdir. Sosyal medyanın vazgeçilmezliği düşünüldüğü zaman bu durum aslında birçok kişide görülmektedir” açıklamasında bulundu.
“Kişilik Gelişimini Olumsuz Etkiliyor”
Prof. Dr. Hastürk, “beyin çürümesi”nin tüm yaş gruplarını etkilediğini belirterek, özellikle Kovid-19 döneminden itibaren çocuk ve ergen yaş grubunu daha çok etkilemiştir. ABD’de 2023 yılında yapılan araştırmalarda, özellikle 6-14 yaş grubunda sosyal medya ile telefon bağımlığının, pandemi öncesi ve sonrasına göre yüzde 40’tan yüzde 70’lere, ergenlerin çevrim içi bağımlılığının ise 9 saate kadar çıktığı tespit edilmiştir” şeklinde belirtti.
Hastürk, Batılı toplumların “beyin çürümesi”nin etkilerini azaltmak için aldıkları önlemlere de dikkat çekerek, “Sosyal medyada anormal derecede gerçek dışı yaşamlar gerekli ve gereksiz videolar söz konusu. Ergenlik döneminde sosyal ilişkilerin arka plana atılması, ergenlik dönemindeki çocukların ekran önünde fazla zaman geçirmesi, akran ilişkilerini sürdürememesi ve ergenlik döneminde öğrenilmesi gereken sosyal ve duygusal benliğin oturtulmamasını öne çıkarıyor” ifadelerini kullandı.
Telefon Kullanımına Sınır Getirilebilir
Ergenlik çağındaki çocukların ekran ve telefon bağımlılığının önüne geçilmesi için ailelere çağrıda bulunan Hastürk, “Ekran ve telefon bağımlılığını önlemek için bazı tedbirler ciddi olarak konuşulmalı. Örneğin, cep telefonu kullanımına 16 yaş sınırı getirilerek, telefonun ailelerce alınması, ekran süresi ve kullanım limiti getirilmesi, özellikle de aile yemekleri, arkadaş sohbetleri, ev veya okul ödevleri dışında uyku zamanlarında internetin kapatılması ciddi tedbirler olarak düşünülmektedir. ‘Beyin çürümesi’ne karşı erişkinlerin rol model olması önemli. Örnek olabilmek için dengeli bir ekran kullanma süresi modumuzun olması gerekiyor. Bunun yanında hobileri, insan ilişkilerini ön plana çıkarmamız, yaşam alanlarında cihazsız alanlar ve zamanlar yaratılması gerekiyor” önerilerinde bulundu.